TürkBirDev
Merkez mahallesi, Fatih Caddesi No 112
Halkali, Istanbul
ph: 0212 693 2017
bilgi
Gercekten Istiyor Musun?
- "Bos soze karnim tok" diyordu arkadasin biri "gercekten istedigini goster bana"
- "Nasil yani?"
- "Basbayagi oyle iste.. Gercekten istedigini gostereceksin. Konustuklarini once sen yapacaksin. Onceliklerinin basina bunu koyacaksin. Esinden de once, cocuklarindan, annenden, babandan, isinden de once bu soylediklerini one koyacaksin ve yapacaksin. Ancak o zaman ben senin gercekten istedigini bilecegim"
- Colugu-cocugu anladim da, isimden de once nasil olabilir ki?
- Bir asker'in boyle bir soruyu sordugunu gordun mu? O, askere gitme zamani geldiginde bu aralar cok mesgulum, isim var, kusura bakmayin askere gelemeyecegim mi diyor?
- Ama o bir vatan gorevidir.
- Evet dogru.. Eger gercekten istiyorsan, bu da bir vatan gorevidir. Bu oyle bir gorev ki sana senin zorunlu kostugun bir gorevdir. Bu senin inandigin bir davadir; boyle diyorsun. Iste onun icin gercekten istedigini gostermelisin!
- Yapmam gereken nedir?
- En az ayda bir hafta sonunu bu dava icin adayacaksin. Bu ay, hatta bu hafta sonu ilcende, universitende veya il capinda bulunan bir temsilcilikte gorev alacaksin. Bir temsilcilik yoksa, kurulmasi icin kollari sivayacaksin. Toplantilara katilacak, kitap/vcd dagitacak veya satacaksin. Reklam kagitlari dagitacak, insanlarimizi hareket gecirecek, onlarinda aynini yapmasini saglayacaksin. Bolgende dev kurultaylar duzenleycek, onlara onbinlerce insanimizi cekeceksin.
- Kurultay'in onemi nedir ki? Yillarca Kurultaylar yapiliyor, bunlarda bos degil mi?
- Hayir degil; yapilan her calisma bir etki yaratmaktadir. Kaldiki, TurkBirDev kurultaylari baska.. Cunku burada sen olacaksin ve senin gibi onbinlerce kisi..
- Onbinlerce kisi mi? Bu kurultay degil, sanki baska bir sey gibi..
- Evet bu baska bir tur kurultay.. Buraya, devlet adamlari, bilim adamlari ve aydinlarin yani sira onemli birisi daha katilacak; sen. Evet, sen buraya sadece oturup dinlemeye gelmeyeceksin. Buraya sen bir mesaj vermek icin geleceksin.
- Mesaj mi, ne mesaji?
- Evet mesaj. Hem de cok onemli bir mesaj. TB'yi gercekten istedigini vurgulayan bir mesaj. Senin gibi onbinlerce kisi ayni mesaji vermek icin gelecek. Onbinlerce vucut dimdik, sessiz ama keskin bir mesaj verecek; "Biz Turk Birligini gercekten istedigimiz icin burdayiz". Boylesine keskin ve kendinden emin bir mesaja Turk devlet baskanlari ve yetkilileri yanit verecek, birlik muzakerelerinin baslatilmasi icin calismalar yapacaktir. Yazarlar TB kitlesini kesfedecek ve bu kitle icin yazilar yazacaktir. Televizyonlar bu kitle icin haber yapacak, programlar duzenleyeceklerdir. Girisimciler mal uretecek ve bu kitleye satmaya calisacaktir. Baska bir deyisle arz ve talep TurkBirDev kurultaylarinda bulusacak ve TB icin yepyeni bir donem baslayacaktir. Ve butun bunlar sen, evet sen, gercekten istedigini gosterdigin icin olacaktir..
- Evet, ama..
- Hala tereddutun mu var?
- Evet, yani, tamam TB olursa guzel olur da o kadar da acil degil. oldugu zaman olur...
- 1000 yildir iste bu zihniyet yuzunden olmadi, degil mi? Oldugu zaman olan bir seyi, eger varsa bana gosterir misin? Durup dururken, ortaya cikan bir seylerin oldugunu soyleyebilmek mumkun mudur? Aksine kendi haline birakildigi icin olmayan o kadar cok sey var ki.. Kaldi ki TB acildir, gereklidir ve gerceklestirilebilirdir.
- Nasil yani?
- Acildir cunku etrafina bir bak. Senin ulkeni senden daha fazla isteyenlerin oldugu belli degil mi? Onlar bu ulkeyi ve kaynaklarini elde etmek icin cok seyler ceviriyorlar. Sen elinde tutmak icin ne yapiyorsun? Vatan topragina sen "ana-vatan" dersin. Yani sana anne ne ise vatan topragi da senin icin o dur, degil mi? Vatan-ana acik bir sekilde taciz edilirken, birsey yapmadan durmak mumkun mudur?
- Iyi de bunlar Turkiye'nin ic sorunlari, TB ise 7 bagimsiz devletin birligi..
- Evet, aynen oyle. Turkiye'nin ve dahi diger Turk Cumhuriyetlerinin ic sorunlarinin cozumu icin TB gereklidir. Oyle ki, sorunlarimiz yeteri kadar guclu olamadigimizdandir. Bir evimiz oldugunu dusun; yeteri kadar kazancimiz olmadigi icin evi teminat gostererek borc aldigimizi farz edelim. Eger kaynaklarimiz dogru isletebilir, aile fertleri uyum halinde calisir ve kazanilan para ile borc kapatabilinirse ne ala, aksi takdirde basimiza gelecekler bellidir. Hele, borcu agir kosullar altinda, yuksek faiz ve tavizler vererek aldi isek. Boyle bir durumun icinde bulunmak aile reisinin kararlarina isyani ortaya cikarabilecegi gibi, soz konusu binada yasayan aile fertlerinden bazilari kaldiklari oda veya daireyi kendi ustlerine yaptirmaya kalkisacaktir.
- Turkiyenin icinde bulundugu durumun ta kendisi..
- Dogru? Boyle vahim bir durumdan nasil kurtulacagiz? Sana agir sartlarda, senden tavizler kopararak borc verenlerin kucagina oturarak mi yoksa ortak degerlerinin oldugu, seni kardes bilen, guvenebilecegin, sana saygi ve sevgi duyan kisilerle ortaklik anlasmasina giderek mi? Iste bunun icin Turk Birligi sadece Turkiyenin gelecegini guvence altina almasi icin degil, bugunku ic sorunlarinin cozumu icin de gereklidir.
- Ama..
- Amasi nedir?
- Bu bir hayal...
- idi.. Sovyetlerin dagilmasi ile ortaya cikan 5 bagimsiz Turk cumhuriyeti, Turkiye ve KKTC kendi aralarinda bir birlik kurabilecek hur iradeye sahiptirler. Butun mesele senin gercekten isteyip istemedigine bagli.
- Nasil yani? Benimle ne alakasi var?
- Seninle cok alakasi var. Sen istemezsen, sen gercekten istedigini beyan etmezsen, sadece konusmaktan ote bir sey yapmazsan, gercekten istedigini gostermezsen
kim,
neden,
kim icin,
ne icin bir araya gelip birlik kursun ki?
Senin ulkeni ve kaynaklarini isteyenler kadar, senin birlik kuramaman icin dua edenler var. Onlar senin ulkeni ve kaynaklarini elde etmek icin islerini ve guclerini birakiyor, okyonuslar, kitalar asip senin topraklarina geliyorlar; bunu yaparken de hic rahatsiz olmusa bile benzemiyorlar. Sen ise kendi topraklarinin butunlugu, insaninin birligi icin ayda bir hafta sonunu ayiramayacaksin misin?
Seni duyamiyorum!
Alo!!
Bir hafta sonu diyorum.. Ayda sadece bir hafta sonunu ayiracaksin.. Ayiracaksin ki Yugoslav'ya da, Balkanlar da, Kibris'ta, Irak'ta.. olmus olanlar Turkiye'de olmayacak. 7 Bagimsiz Turk devleti insanlari guc birliginin dogurdugu guvence icinde yasayacaklar. Ve evet, butun bunlar sen istedigin icin, ve gercekten istedigini gosterdigin icin olacak. Sen, evet sen, mutavazi, gercek gucunu saklayan dev..
Aloo.. orda mısın?
21 Agustos 2009
TürkBirDev kitabının “Teşekkür” bölümünde http://turkbirdev-kitap.blogspot.com ‘da bir kitle insanından söz etmiş ve onlar için “ne kadar teşekkür etsem azdır” sözlerini kullanmıştım. İşte bu kitle insanının içinde kimlerin olabileceği konusunda soru işaretleri olanlar, son bir kaç gündür yahoo öbegimize gelen iletilere bir göz atsınlar, lütfen. Onları, yazdıkları satırlarına dökülen içtenlik, sevgi ve desteklerinden taniyabileceksiniz.
Yazılanlardan ve daha da önemlisi kelimelerin arasında saklı manalardan Türk insanının kendi milletine hizmet edeni ne kadar takdir ettiği okunmaktadır. Biz bir halk olarak, milletimize hizmet edecek kişilere o kadar çok ihtiyacımız var ki.. Hizmet gerçekten samimi ise hizmet edenlerimizi baştacı yapmaya hazırız.
Bu güzel insanların yazıları bütün arkadaşlarımıza ilham kaynağı olmalıdır. Gelin hizmetde yarışalım. Her üniversitede, her ilçede, her ilde temsilcilikler açarak TürkBirDev tabanını yapılandırmaya başlamış olan arkadaşlarımıza katılalım. Bu temsilcilikler hizmetin üretildiği, TürkBirDev çalışmalarının gerçekleştirildiği yerler olsun. Buralar başkan ve başkan için çalışanlarla değil, milleti için hizmet edenlerle dolsun. www.turkbirdev.info da temsilci başkanları ile ilgili yazıda “Merkez”den tabana yayılan bir sistemden ziyade tabandan yukarı, yani tabanın oluşturduğu bir sistemin taslağını göreceksiniz.
Bir arkadaşımız “ben başıma çoban istemiyorum” diye yazmış; cok haklı. Temsilci başkanlarımız her zaman için herkesden daha çok hizmet veren insanlarımız olmalıdır ki ben bunun böyle olduğuna inanıyorum. Bu arkadaşlarımız gerekli ve 7 bağımsız Türk devleti arasinda gerçekleştirilebilir olan TürkBirDev davasına gönülden inandıkları için, kendileri istedikleri için, vatan ve millete hizmet etme aşkı ile yandıkları için, Türk devletlerinin tüm sorunlarına kalıcı çözümü Türk Birliği’nde gördükleri için gerekli fedakarlıkları yapmakta ve öne çıkmaya razı olmaktadırlar. Ve bu arkadaslarımız çok iyi biliyorlar ki temsilcilik başkanı şeçilmek demek, başa getirilerek daha çok hizmet edebilme fırsatını elde edebilmiş olmak, yani hizmetde yarışmak demektir.
Bir diğer arkadaşımız “Türk Liderdir” diye yazmış. Lider (leader)’ın Türkçe karşılığı önderdir yani önde giden, hizmetde en önde koşandır. http://turkbirdev-kitap.blogspot.com ‘un “Yazı ve Mektuplar” bölümünde, Amca bey .. başlığı altında bir hikaye var; okumanızı öneririm. Hikayeyi kendim kaleme aldığım halde, her okuyuşumda hala içim ısınır, Amca bey’e hayranlığım her gün biraz daha artar. Gerçekten de ben, Amca bey gibilere minnettar değil, kurban olurum. Çünkü onlar her zaman için hizmetde önde gidenlerdendir. Onların büyüklüğü, (zaten çok az sarfettiği) sözlerinden değil içlerinde doğal hale gelmiş hizmet anlayışı ve dışarıya ışık gibi saçılan insan sevgisindendir. Hikayedeki Amca bey’in tam yaşına hiç değinmedim ve gereğide yoktu. Çünkü amca beyler her yaşta, Türk insanının olduğu her yerde ve her türlü mevkidedirler.
Geçen hafta içinde Konya’dan, Erzurum.dan, Iğdır’dan, Samsun’dan, Almanya’dan ve İngiltere’den (16 yaşında bir gencimizden) gelen seslere kulak verdiniz mi? Bu arkadaşlarımızın satırlarına dökülen gönüllerinde vatan ve millet aşkından başka bir şey gören var mı? www.turkbirdev.info/iletisim de yer alan resmi temsilciler sayısı artmaya devam ediyor. Bu sayfaya henüz kayıt edilmemiş daha onlarca davaya inanan arkadaş ve açtıkları gruplar var. Bunların bir coğu bir çok internet ortamında ve “yahoogroups”larda olduğu gibi facebook’ta da görülebilir. Bir üyemizin yaptığı calışmaya göre internet ortamında bulabildiği TürkBirDev topluluklarının üye sayıları 50,000’i aşmış durumdadır.
Bu dava hepimizin davası; bir arkadaşımızın yazdığı gibi Türk Birliği düşüncesi yeni bir şey değil; 1000 yıldır hayal edildiği, uğranda savaşlar verildiği, “bedellerin ödendiği” tarih kitaplarında yazılıdır. Artık bu düşünceyi gerekli ve gerçekleştirilebilir şekli ile yeniden yapılandırma ve hayata geçirme zamanı gelmiştir. Rize temsilcimiz Kenan kardeşimizin iletileri altina eklediği VH’nun sözlerinde de belirtildiği gibi “Dünyadaki hiçbir güç zamanı gelmiş bir düşünceden daha güçlü değildir.” Bunu idrak
edenve bu yolda her fedakarlığı yapmaya hazır Türk insanına, sizlere candan teşekkür ediyor,
BaşarılarıMızın devamını diliyorum.
4 Nisan 2009
Toprak Gibi Olunuz
Öncelikli olarak sizleri Türk Birliği'nin gerekliliği inancı etrafında toplandığınız için candan kutlarım. TürkBirDev düşüncesi doğrultusunda, TürkBirDev siteleri ve kitabında öngörüldüğü şekilde zamanı ve maddiyeti ile özverilerde bulunularak gerçekleştiriliyor olan çalışmaları, kararlılık ve fedakarlılıkları ile öne çıkan arkadaşlarımızın gayretlerini büyük bir takdir ve hayranlıkla izliyorum.
Üstlenmiş olduğunuz görev hiç de kolay değildir. Önerilerin yanısıra, yaptığınız her harekete karşılık muazzam bir tepki ve tenkit yağmuruna tutulacağınız kitabın bu bölümünde görüldüğü gibi açıktır. Tepki ve eleştirileri doğru değerlendirmez, konu üzerinde düşünmeden hareket ederseniz, karşınızdaki kişi veya kişileri ağır bir şekilde kırabileceğiniz gibi kendinizi de ruhsal bir çökertmeye uğratabilirsiniz.
Çalışmalarımızın sonuç verebilmesi her arkadaşımızın davranışı, tepki ve eleştirilere vereceği karşılığın tarzı ile doğrudan ilgilidir. Dolayısı ile;
1- Her zaman herkese karşı kucaklayıcı olunuz. "Yanlış" yapanları dava dışına itmek yerine, davayı anlaması ve davaya yardımcı olabilmesi için ona zaman tanıyınız. Size saldıranlar da olsa onlara karşı hoşgörülü olunuz.
2– Şu veya bu kişi ile ki buna ben de dahilim, bir konu üzerinde anlaşamazsanız dahi "ben burada yokum" deyip çat-kapı gitme lüksünü kendinizde görmeyiniz; siz burdasınız, çünkü bu davaya inanıyorsunuz. Bu dava siz oldukça sürdürülebilecektir. Karşınızdaki insanlara her zaman için "burada" bu dava peşinde olacağınıza ilişkin güven telkin etmeniz, dava için önemlidir. Herkes ile her konuda eş düşüncede olmayı, her konu üzerinde anlaşabilmeyi beklemeyin. Değişik düşünce ve görüşler eğer iyi değerlendirilebilirse bizim zenginliğimiz olacaktır.
3- Toprak gibi olunuz. Aşık Veysel, şiirinde nasıl da güzel bir şekilde övmüş toprağı:
"Karnın yardım kazma inen belinen
Yüzüm yırttım tırnağınan elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sadık yarim kara topraktır"
TürkBirDev düşüncesine inanan insanlar olarak, Türklerin bölük pörçük edilmiş olduğu bu devirde, biz Aşık Veysel'in toprağı gibi olabilir miyiz? Sizlere karşı yapılan eziyet ve yanlışlıkları içinize çekip, bu hareketleri enerjiye dönüştürerek daha da mükemmel ürün verir hale getirebilir misiniz kendinizi? Bu başarılabilirse, işte o zaman Türk Birliği'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış olunacaktır. Çünkü son 200 yıldır bizlerin arasına o kadar fitne sokulmuş, bizleri o kadar bölmüşler ki artık birilerimizin toprak gibi olması, fitnenin ve bölünmüşlüğün ortaya çıkardığı günahları sinesine çekip, içinde eritebilmesi gerekmektedir.
Sizleri sevgi ve saygıyla kucaklıyor,
BaşarılarıMızın devamını diliyorum.
15 Ocak 2009
Ucsuz bucaksiz bir karanliga bakiyordum. Var olan tek sey derin bir sessizlikti.
Yonumu gormek icin caktigim bir kivilcim karanligi yarip sessizligi bozdu. Kivilcimin isiginda TBD topraklarinin uzaydan goruntusu onunde bir kadin, orta yaslarda bir annenin yuzu belirdi. Yuz ifadesi uzgundu. Gozler iri ve dolu.. 7 devletin bayraklari uzerindeki simgelerle mutavazi bir sekilde giyimliydi. Adi Yurtana idi, bilekleri ve ayaklari zincirlenmis; aci icinde inliyordu.
Yurtana'nin saclari uzundu ve saclarinin uclari karanligin icinde kayboluyordu. Yurtana, dizleri ustune cokmus, ayaga kalkamiyordu.
Etrafa yine coken ucsuz bucaksiz bir karanligi ve derin sessizligi baska bir kivilcimin atesi bozdu. Kivilcimin yaktigi mesale isiginin yansimasina dogru Yurtana basini cevirmeye ugrasiyordu ama Yurtana'nin saclarindan tutan eller onun yuzunu geri karanliga cekiyordu. Yurtana'nin yuzu yine karanligin icine gomulurken buyuyen gozlerinden kalin bir damla yas, suzulup, bosluga dustu.
Karanligi yaran bir mesale uzaklarda mustakil bir evin disinda, bir eli ile bastonu uzerinde zorlukla duran bir dedenin diger elinde yaniyordu. Iyi giyimli bir genc arkasinda dolu bir sirt-cantasi ile egilmis babannesisinin elini opuyordu. Dogrulup, asagi kaymis olan gozluklerini geri gozlerine dogru iten bu genc, dedesine sarildiktan sonra dedenin elinden mesaleyi alip, muazzam bir kararlilik ve hizla yola koyulmustu. Adi Yigit idi.
Yigit'in mesale isigi uzaklasirken, Ogrenciler universitelerinden, memurlar dairelerinden, isciler fabrikalarindan ellerinde mesalelerle kasaba, koy, sehir yollarina koyuluyor, karanligi artarak yaran mesale isiklari ile ayni istikamette Yurtana'nin yardimina geliyorlardi.
Yurtana'nin yakinina ulasanlarin sayilari cogaldikca, Yurtana'nin yuzune vuran zayif isik kuvvetleniyor, mesaleyi tutanlarin sayilari arttikca isinlar gunes gucune donusuyordu.
Isinlar Yurtana’nin yuzunun bir yaninda parlamaya devam ederken, Yurtana yuzunu bir kere daha isinlara cevirmeye cabaliyordu. Onu geri karanliga cekmek isteyen guce karsi direniyordu.
Ayni zamanda Yigit on saflara ulasmis ve mesaleyi var gucuyle yukari kaldirmaya cabaliyordu. Iste o anda, bir kisinin yarattigi fark imkansizi gerceklestirivermisti; Yigit'in mesalesini kaldirmasi ile birlik birden bire isinlar cogalmis ve Yurtana’nin yuzunu ve vucudunu sarivermisti.
Yurtana isinlarin verdigi gucle, kollarini isigin geldigi yone dogru acip yavasca ayaga kalkarken elleri ve ayaklarina bagli olan zincirler eriyip yok oluyor, Yurtana aydinliga ciktikca dev gibi buyuyor – nurlasiyordu.
Etrafini saran ve icinde bulundugu kurak topraklardan bir eli yukariya acik, digeri topraga donuk (dervis misali) goge dogru yukseliyor (ayaklar yerde), parmaklari ve eli karanlik bulutlarin icine girerken karanlik bulutlar insani iliklerine kadar sarsan muazzam bir gok gurultusu ile yariliyor, simsekler cakiyordu. Karanlik bulutlar yagmura donusuyor,
Gunes isinlari ile birlik aydinlik etrafi kapliyordu.
Yurtana gunes isinlari ve yagmurla bir olup TBD topraklarina serpiliyordu.
Kurak topraklar yesermeye, agac dallarinda meyveler olusmaya basliyor, denizler, goller ve irmaklar doluyor ve su degisik nehirler yolu ile diger ulkelere ulasiyor ve etraf yeseriyordu..
.......
Her ruyayi dinlediginde dedem "hayirdir insiallah" derdi..
Hayirlara vesile olmasi ve
BasarilariMizin devami dilegimle,
Sefer Ozdemir
Yurt-ana her Yigit'ini göreve cagiriyor!
Bir mesale de sen yak, geeeeeeel.
31 Ekim'de Ankara’da bulusalim..
TürkBirDev Yayılması
Türkçede kullanılan ortak sözcüklerden bir tanesi “siz” sözcüğüdür. “Siz”, resmiyet ve saygının yanısıra genelde çoğulu ifade ettiği için, söylenen sözler ortada kalma tehlikesi yaşar hep. “Herkese verilen bir emir, kimseye verilmemiştir” örneğinden yola çıkarak, hoşgörünüze sığınıp burada size, siz değil, “sen” olarak hitap etmek istiyorum. Gerçekte de bu yazıya odaklaşan tek bir kişi var şu anda: Sen! Yani ben burada bu satırları yazarken, sadece seni ve sende var olan o kişisel, muhteşem gücün varlığını düşünüyorum.
Dün TürKev’de Çanakkale Zaferini kutladık. Yaptığım konuşmada altını çizmeden geçemediğim bir konu vardı. “1 kişi”nin yarattığı fark. Genelde bir kişinin tek başına çok birşey yapabileceğine inanılmaz. Ama bu kavramın ne kadar hatalı olduğu yine ve yine günümüzde olduğu kadar tarih sayfalarında, hele Çanakkale şavaşlarında kendini göstermektedir. Acaba diyorum, Koca Seyyit’in akılalmaz kararlılığı olmasaydı, Çanakkale geçilemez olur muydu? Bütün tabyaların susturulduğunu düşünen düşman zırhlıları İstanbul önlerine kadar rahatlıkla ilerleyip, Marmara’ya demir atamazlar mıydı?
İşte tarihin bu sayfasında Koca Seyyit’i okumanın ve iyi anlamanın gerekliliğine inanıyorum. Modern ve çok üstün bir gücün karşısında, bütün olumsuzlukların umutsuzluğu doğurabileceği bir anda bile, işte bu koca aslanın olanaksızı başarması ve İngiliz zırhlısı Ocean’ı batırması bir milletin kaderini değiştiren “1 kişi”nin gücüyle yaratılan farklılıktı.
Koca Seyyit, zoru başarmaya kararlı ve kendisini zorunlu hissetmişti. Çünkü düşmanın milletimiz için yarattığı tehlike ile karşı karşıya idi. Tehlike gözlerinin önündeydi. Oysa ki bugün varsayılan tehlikeyi bütün çıplaklığı ile görmek mümkün değil. Hatta hiç bir tehlike olmadığı da savunulabilir. Senin içinde bulunduğun ne bir sıcak savaş, ne de görünürlerde soğuğu var... gibi. Evet ama, süper güçlerin dünyayı ve kaynaklarını ve hatta uzayı aralarında paylaştıklarının farkındasın. Bu görkemli ve genelde sessizce gerçekleşen paylaşım karşısında “ben ne yapabilirim” sorusu kuşkusuz aklına geliyordur. Türklerin bu paylaşımdan ne kadar pay alacakları veya pay mı olacakları sorusu da beynini kemiriyor olsa gerek...
Yerli halk, 1492’de Amerika’nın keşfi ile gelmeye başlayan Avrupalıları ciddi bir tehlike olarak görmediler. Hatta Kasım 1620’de Mayflower gemisi ile Plymouth’a gelen İngilizleri ilk kışta açlıktan kurtardıkları söylenir. Ama ne var ki, kabileler halinde yaşayan yerlilerin toprakları ellerinden bir bir alınmıştır. Aralarında birleşip, büyüyen ortak tehlikeye birlikte karşı durmayı beceremeyen “kızılderililer”, tam anlamı ile bir kıyıma uğramışlardır.
Benzer bir durum yabancı kaynaklı eski haritalarda “Turkic Lands” (Türklere ait yerler) diye adı geçen ve Asya kıtasının geniş bir alanını kapsayan topraklarda da gerçekleştirildi. Hanlıklar oluşturan ve çoğu zaman birbirleri ile çekişen bu yöre insanları da bir şekilde birleşip köklü ve kalıcı bir devlet ve ordu kuramadıkları için ne Çinlilerin, ne Arapların ne de Rusların istilasını önleyebilmişlerdir.
Avrupalı devletlerin ve özellikle İngilizlerin ticaret amacı ile girdikleri Hindistan’ı, 1757’de ticari çıkarlarını korumak adına ne şekilde ve kolayca işgal ettiklerini okumak ve yerli halkın derisi hintli kalırken, içinin nasıl İngilize dönüştürüldüğünden ders almak gerekir. Osmanlı toprakları, Avusturalya ve Afrika kıtası ve yerlileri de çeşitli modern oyunlara kurban olmuşlardır… Bugün durum çok mu farklıdır? Her ülke için özel olarak geliştirilmiş, değişik ve yeni işgal yöntemlerine karşı kendilerini koruyamayan ülkelerin işgal ve sömürüsü sürmektedir. Ve bunlar olurken çoğu zaman ortada “savaşacak” bir düşman da yoktur. Tehlike, gövdeyi zevkle saran nikotin gibi bir yerlerden içeri bir şekilde sızmış ve hatta kendi ellerimizle vücudun içine çekilmiştir.
Kitabın "7 Devlet 1 Millet" bölümünde de görüldüğü gibi yeraltı ve yerüstü zengin kaynaklara sahip ve / veya stratejik önemi büyük olan Türkiye ve diğer Türk Cumhuriyetleri bu tip işgal ve sömürgecilikle karşı karşıyadır. Eğer ki geçmişten ders alıp, bir millet olarak birlikte hareket ederek yeni bir korunma sistemi geliştiremez isek, sonumuzun geçmişte düştüğümüz durumlardan daha da korkunç olabileceği, eski Yugoslavya, Irak ve Afganistan örnekleri ile belgelenmiştir.
İçinde bulunduğumuz bu tehlikeye karşı TürkBirDev gerçek ve kalıcı bir çözüm olarak sunulmuştur. Onbinlerce insanımızın bunu böyle görmesi de bu savı doğrulamaktadır. Öyleyse, sen, doğru bir zamanda doğru bir yerdesin… Şimdi burada sorulması gereken tek soru artık senin ne yapacağındır... Ben “1 kişi” olarak “tarihte benzeri görülmemiş” bu süper güçlerin ve oluşumların karşısında birşey yapamam mı diyeceksin, yoksa..
Büyük bir olasılıkla bu kitabı bitirdikten sonra, TürkBirDev düşüncesini etrafa yayan ve temsilcilikler açmış olan veya açmak için atılımlar yapan arkadaşlarımıza sen de katılmak isteyeceksin. Yalnız, emek ve zamanını en iyi şekilde değerlendirmek ve çalışmalarından en iyi sonuçları alabilmek için lütfen
DİKKAT!
Beyin fırtınası yaptığımız öbeklerimizde olduğu gibi, toplantılarda veya düşüncenin konuşulduğu değişik ortamlarda birçok tartışma konusu ortaya çıkabilir. Kurulacak birliğin adı, dini, dili ne olacaktır (?) gibi çok hassas soruları, parti ve devletlerin iç siyasetlerini tartışmaya açmak, ortak bir payda ile bir araya gelen sizlerin bir çoğunu dağılmaya mahkum edecektir. Oysa ki bu gibi konular bizi aşmakta veya amacımız dışında kalmaktadır. Öyle ki bu birlik devletler birliğidir VE bu birliği kurucak olan bizler değil, 7 devletin yetkili temsilcileridir. Aralarında ortaklık / birlik anlaşmasını hazırlayacak, kendi devlet çıkarları doğrultusunda görüşecek ve onaylanan maddelere imza atacak olanlar da, yine devletleri tarafından yetkilendirilecek bu temsilciler olacaktır.
Burada, TürkBirDev olarak bizim yapmaya çalıştığımız bunun gerçekleşmesi için ortam ve koşulları hazırlamaktır. Bu ortam ve koşullar sadece bir bölüm insanımızın değil, ne düşünceden olursa olsun hepimizin Türk Birliği arzusu etrafında toplanmamızla gerçekleşecektir. Yukarıda sözü edilen konulara 7 devlet yetkilileri adına yanıt vermeye çalışmak ve tartışmak yersiz ve zamansız olduğu kadar, birçok değerli insanımızı yok yere küstürmek veya dışlamak ile sonuçlanacaktır.
Zaten bu çalışmalarımız sırasında her birimiz bir diğerinden yeni şeyler öğrenerek kişisel görüş ve yaklaşım biçimimiz kendiliğinden zamanla değişime uğrayacaktır. Bu çembere diğer Türk devletlerinde yaşayan insanlarımız da eklendiğinde, her birimizin köklü değişimlere açık olması gerekliliği de bir koşul olarak ortaya çıkmaktadır. Özellikle son 1200 yıldır farklı kültür, millet ve güçlerin işgal ve etkisi altında kalan ve sonuçta yedi ayrı ülkede bağımsız devlet kurmayı başaran Türk milletinin bireyleri birbirlerini yeniden keşfetmeye, birbirleri hakkında çok daha yeni bilgiler edinmeye ve birbirlerini anlamaya çalışmalı, eşlik ve dostluklar kurmaya çaba göstermeli ve bu süreçte ortaya çıkacak olan ortak dil ve kültürü kucaklamaya kendilerini şimdiden hazırlamalıdırlar.
Türk Birliği yolunda ilerlerken ön yargılardan sıyrılmış, ille de birlik şu veya bu şekilde olmalı, şu veya bu tür düşünce yapısına sahip bireyleri içermelidir gibi yaklaşım ve dayatmalardan uzaklaşılmalı ve birlik için masaya oturanlar birbirlerini dinlemeyi ve anlamayı ilk görev olarak kabul etmelidirler. Ortaya çıkacak sonuçlar, hepimizin ortak bir ürünü olmalıdır. İşte bu ürün gerekli ve 7 bağımsız Türk devleti arasında gerçekleştirilebilir olan kalıcı bir Türk Birliği adıyla bilinecektir.
Bu düşünceler doğrultusunda, bu kitabı eline alıp başından sonuna kadar okuyan, okuduklarını irdeleyen ve iyi anlayan birisi olarak kişisel bakış ve görüş açında bazı değişikliklerin şu anda başlıyor olduğuna inanıyorum. Yüce Tanrı’nın sana vermiş olduğu o olağanüstü beyin gücü ile yapabileceklerinin sınırsızlığını şimdiden hücrelerinde hissedebiliyorsun... Girmek üzere bulunduğun bu yeni yolun seni nereye, hangi doruklara götüreceğini ancak zaman gösterecektir; aşağıda yer alan öneriler sadece bir başlangıç noktasıdır.
Daha önce de belirtildiği gibi, TürkBirDev bir dernek, vakıf veya parti değil, bir düşünce topluluğudur. Amacımız gerekli ve 7 bağımsız Türk devleti arasında gerçekleştirilebilir olan Türk Birliği düşüncesine inanan kişi, kuruluş, dernek ve kurumların daha da başarılı olmasına katkı sağlayarak, Türk Birliği'nin hayata geçirilmesini hızlandırmaktır. Bu amaca hizmet etmek isteyen bir kişi olarak;
1. Sen ilçende, üniversitende, il ve / veya bölgende öncelikli olarak etrafına bak ve TürkBirDev bayrağı taşıyan temsilcilik, dernek, vakıf veya bir başka kurum bulmaya çalış. Var olan kurumlara üye ol ve bu kurumların bünyesinde görev al. Demokratik ve şeffaf bir şekilde işletilmesi zorunlu olan bu kurumlarda üstlenebileceğin görevler sınırsızdır. TürkBirDev tarafından resmi olarak tanınan temsilcilerin veya desteklediği dernek ve kurumların isimleri http://www.turkbirdev.info/ sayfalarında görülebilir.
2. TürkBirDev bayrağını taşıyan temsilci, dernek veya hiç bir kuruluş yoksa http://www.turkbirdev.info/ sayfasında öngörüldüğü şekilde ve bu kitapda bulunan düşünceler doğrultusunda bir temsilcilik açmak için çalışmalar başlat. Bu temsilcilik sadece bir düşünce topluluğu (platform) olabileceği gibi, dernek veya vakıf şeklinde de gerçekleştirilebilir.
TürkBirDev düşüncesi sadece bir kısım kişi, dernek, kurum ve / veya partiye ait bir düşünce değildir. Bu düşünce bütünü ile Türk milletinin düşüncesi ve ülküsüdür. Bu kutsal düşünceye her Türkün ve Türk kuruluşlarının sarılmasının kaçınılmazlığına inanan bir kişi olarak bir dernek, vakıf, parti veya herhangi bir kurumda bir üye veya görevli isen;
1. Düşünceyi içinde bulunduğun kurumda tanıt;
2. Yetkili kişilere Türk Birliği düşüncesinin önem ve ivediliğini vurgula,
3. Bu kurumlara TürkBirDev’in verebileceği desteği ve sağlayacağı yararları anlatarak kurumun TB çalışmalarına odaklaşmasında yardımcı ol.
Biz inanıyoruz ki, Türk Birliği her kesimden insanlarımızın sergileyeceği başarılı çalışmalar ile gerçek olacaktır. Bu başarılı çalışmaların en büyük destekçisi Türk ulusunun kendisidir. Yaptığımız duyurularda TürkBirDev düşüncesine inanan ve resmi olarak TürkBirDev temsilcisi olan kişi, dernek, vakıf ve diğer kurumların doğrudan desteklenmesi istenmektedir.
Türk Birliği fırsatı son bir kez daha önümüze çıkmış, yeni ataların önderliği, yeni kahramanların güç ve kararlılığıyla dünya sahnesine TürkBirDev olarak çıkarılması için hazırdır. İşte burada devreye “sen” girmektesin. Kitapta yazılanları bir yol haritası olarak görebilir, olağanüstü gücünü aynı yolda ilerleyenler ile birleştirerek gerçek bir fark yaratabilirsin.
Evet, gerekli ve 7 Bağımsız Türk Devleti arasında gerçekleştirilebilir olan Türk Birliği seninle gerçek, TürkBirDev seninle daha güçlü olacaktır.
17 Ocak 2009
TürkBirDev
Merkez mahallesi, Fatih Caddesi No 112
Halkali, Istanbul
ph: 0212 693 2017
bilgi